Bu Cennet Bu Cehennem Bizim !

Nazım Hikmet’in, çok sevdiğim Davet şiirinde geçen mısrayı makaleye başlık yapmam da anlaşılacağı gibi konumuz cennet ve cehennem…

Malum, ahiret yani ölülerin “start almış yarışcı gibi” mezarlarından kalkmasıyla başlayan haşr, mahşer, hesap, mizan, cennet ve cehennem inancı İslam maneviyatının temelini oluştur.

Diğer bir çok konuya olduğu gibi bu konuya da “Yaşayan Kur’an” perspektifinden bakmamız gerekmektedir.

Acaba cennetin ve cehennemin uhrevî olmakla beraber dünyaya bakan yüzleri de olabilir mi? Yani Kur’an’daki cennet cehennem tasvirlerini yaşayan yüzleri ile beraber de anlayabilir miyiz?

Ben bunun mümkün olduğunu düşünüyorum.

Bakın nasıl… Okumaya devam et

Mucize Anlayışı Üzerine – Hikmet Zeyveli

 

“Mu’cize”nin en yaygın tarifi “insanların, izahında acze düştüğü olaylar veya olgular” diye bilindiğine göre, izahında güçlük çekilen her olay veya olguya “mu’cize” demek kolaylaşır.

 

Fakat olayların izahı; toplumların fikrî seviyelerine ve geçmişteki tecrübe ve gözlemlerinin zenginliğine göre çok farklılık arzeder. Geçmişinde hiçbir “deprem” tecrübesi yaşamamış bir toplum için, yaşayacağı “ilk deprem”, izahsızdır ve çok “özel”dir. Bunun gibi bir “med-cezir” hadisesi, bir “güneş tutulması” ya da çok az tekrarlanan veya her yerde görülemeyen bir tabiat olayı, ilk müşahidi toplumlar için özel ilahî müdahalelerdir ve izahsızdır. Ancak bu olaylar tekrar tekrar yaşandığı takdirde kanıksanmaya ve alelade görünmeye başlarlar. Günümüzde bir “yanardağ püskürmesi”nin ya da bir “deprem”in alelade (tabiî) birer olay olarak algılanmaları gibi…

 

Demek ki mu’cize anlayışı toplumdan-topluma değişebilir. Bugün bile, bir illüzyonistin, hilesine vakıf olamadığımız (yani izah edemediğimiz) bir gösterisi karşısında heyecanlanırız. Bir insanın testere ile ortadan ikiye kesilmesi ne kadar heyecan vericidir! Bereket versin ki, günümüzdeki illüzyonistler bu marifetlerinin hilesini de açıklama alçak-gönüllülüğünü göstererek izleyicilerini rahatlatmaktadırlar.

Okumaya devam et