Çoğunluğa Uymak

İnsan başı boş değildir. Yaratıldığı andan itibaren bir takım kelimelerle Rabbi tarafından bilgilendirilmiştir. Ancak zamanla bu bilgiler yine kendisine emanet edilen insanlar tarafından yozlaştırılarak ya da gündemden düşürülerek tahrifata gidilmiştir. Bu yüzdendir ki Allah’ın her defasında peygamber seçerek insanlara hitap edişi bu yanlışlıkların tekrar düzeltilmesi içindir. İnsan hiçbir zaman başı boş değildir. İlahi hükümlerden uzak durduğu zaman bile bir boşluğun içinde olamaz. Hayat çizgimiz boyunca Allah’ın hükümlerini boşa çıkararak yapacağımız her girişimin akabinde o boşluğu mutlaka ve mutlaka Şeytan’ı memnun edecek hal ve davranışlar dolduracaktır. O halde önemli olan nokta, kabı herhangi bir suyla değil arı duru olan berrak bir su ile doldurmamızdır. Vahiy, bu kirliliği rafine edici bir program olarak gönderilmekte ve hayatımızı da bu düzenlemeye uygun bir şekilde idare etmemiz istenmektedir.

Aklı olan her insan bir şekilde taraftardır. Eğer iradesi kendi ellerinde değil de başkaları tarafından kumanda ediliyorsa birilerinin hesapları uğruna bu vazifeyi yürütür. Bu işin hiçbir zaman sıfır noktası yoktur. Yani yaşadığımız hayat ya Allah’ın istediği ölçülerde ya da onun reddettiği istikamettedir. Az önce söylediğim gibi inen ayetler bu istikametin ne yönde olması gerektiği hususunda ikazlar yapmaktadır. Bu yüzden Allah, insanlara seslenirken onları kendi tarafına davet etmekte, Şeytan ve onun yandaşlarından uzak tutmak istemektedir. Buna rağmen Allah’ın istediği yönde hareket etmeyen her insan kat’i suretle batılın yanındadır ve her adımda sapma açısı bir derece daha büyüyecektir. Okumaya devam et

Tefekkür Açısından Nasih ve Mensuh Olayı

Prof. Dr. Mikail BAYRAM

Bilindiği gibi müslümanlar çok eskiden beri Kur’an-ı Kerim’de bir kısım ayetlerin “mensuh” olduğunu kabul etmişlerdir. Yani Kur’ an-ı Kerim’in bazı ayetlerinin hükümleri, sonradan nazil olan bir veya birkaç ayetle kaldırılmıştır. Hükmü kaldırılan veya iptal edilen ayete “mensuh”; bir veya birkaç ayetin hükmünü yürürlükten kaldıran, geçersiz kılan ayete “nasih” ve bu olaya da “nesh” denmiştir. Gerçi her müfessir ve İslam ilahiyatçısı değişik miktarda ve kendince bir kısım ayetleri mensuh saymıştır. Fakat netice olarak Kur’an-ı Kerim ‘de 750 kadar mensuh ayet bulunduğu iddia edilegelmiştir. Ancak eskilerden çok az sayıda müfessirin Kur’an-ı Kerim’de nesh olayının vaki olmadığını savunduklarını da unutmamak gerekir. Gene unutmamak gerekir ki, Kur’ an-ı Kerim’de nasih ve mensuh ayetler bulunduğu iddiası zaman içinde genelleşmiş ve genel bir kanaat haline gelmiştir. Kur’an-ı Kerim’in nasih ve mensubu bilinmeden onun anlaşılamayacağı iddia edilegelmiştir.

Burada bu iddianın genelleşmiş bir yanılgı, yanlış ve tutarsız bir iddia olduğunu öncelikle belirtmek istiyoruz. ‘Günümüzde hem Türkiye’de hem de Türkiye dışında pekçok aydın Kur’an-ı Kerim üzerinde ihatalı ve çok boyutlu düşünebilen İslam düşünürleri bu klasik iddiayı kabul etmemekte ve reddetmektedirler. Biz de burada bu iddia ve varsayımın Kur’an-ı Kerim’in temel espirisine uygun düşmediğini ve Kur’an’ın bu görüşü onaylamadığını vurgulamaya çalışacağız.

Okumaya devam et

Küfür Nedir ?

– İktibas Dergisi –

‘Küfür’ ve ismi faili olan ‘kâfir’ Kur’an’ın anahtar kavramlarından birisidir. İmanın zıddı olarak, Kur’an öğretisinin neredeyse yarısını oluşturur. Dolayısıyla ‘îman’ ve ‘mü’min’ ancak küfür ve kâfir kavramlarıyla en iyi şekilde anlaşılabilir. Küfür ve kâfir kavramı Kur’anî kavramlar olduğu için, biz de Kur’an çerçevesinde, Kur’an’a bağlı kalarak, Kur’an’ın küfür ve kâfir kelimelerine yüklediği anlamın sınırlarını aşmadan ve de sarfı nazar etmeden bu kavramı açıklamaya çalışacağız. Kur’an dışında, İslamî düşünce tarihinde ortaya çıkmış kelamî ve mezhebî tartışmalar bu kavramı kamil manada yansıtamaz. Dolayısıyla biz bu görüşlere yer vermeyeceğiz.
Küfür kelimesi Kur’an’ın anahtar kelimelerinden biri ve en önemlisidir. Kur’an mentalitesini çok genel olarak iki kategoriye indirgemek gerekirse, bunun biri îman, diğeri de küfürdür. Şüphesiz aslolan ‘îman’ olmakla birlikte, zıddı bilinmeden iman kamil manada anlaşılamayacaktır. Bu bakımdan ‘küfür’, en az ‘îman’ kadar önemlidir.


Küfür kelimesi sözlükte bir şeyi örtmek (setr etmek), gizlemek, saklamak anlamındadır. Gece, şahısları sakladığı, çiftçi de tohumu toprakta gizlediği için ‘kâfir’ olarak nitelendirilir. Hadid suresinin 20. ayetinde ‘küffar’ kelimesi ‘çiftçi/ziraatçi’ anlamında kullanılmıştır. Bu anlamda Kur’an’da küfürle setr etme birbirine yakın anlamda kullanılmıştır. Nasıl ki setr etmek, bir şeyi örtmek, bürümek ise, küfür de bazı gerçekleri örtmek, yok saymak demektir. Bu anlamda Kur’an daha çok, Allah’ın, îman edip salih ameller işleyen mü’minlerin bazı (küçük) günahlarını örtebileceği müjdesini verirken ‘küfür’den türemiş ‘yükeffiru’, ‘nükeffira’ ya da ‘ükeffira’ fiilleri ‘seyyiatikum’ (günahlarınız) kelimesiyle birlikte kullanmıştır. Allah şöyle buyuruyor: “…eğer namazı kılar, zekatı verir, rasullerime îman edip onlara yardım ederseniz ve Allah’a karz-ı hasen verirseniz, andolsun sizin günahlarınızı örterim…” (5/12; benzer ayetler için bkz. 2/271; 3/195; 8/29; 29/7; 39/35; 47/2; 48/5; 64/9; 65/5; 66/8). “Eğer nehyolunduğunuz büyük günahlardan kaçınırsanız, (küçük) günahlarınızı örteriz…” (4/31)

Okumaya devam et

Hz.Muhammed’in tebliği

… Peygamber, müminler için kendi nefislerinden daha evladır…
(Ahzap Suresi, 33)

Ve onları, kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi.
(Enbiya Suresi, 73)

“Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur…” (Şura Suresi, 15)


De ki: “Bu, benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah’a davet ederim; ben ve bana uyanlar da. Ve Allah’ı tenzih ederim, ben müşriklerden değilim.” (Yusuf Suresi, 108)


De ki: “Şahidlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahiddir. Sizi -ve kime ulaşırsa- kendisiyle uyarmam için bana şu Kuran vahyedildi. Gerçekten Allah’la beraber başka ilahların da bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şehadet etmem.” De ki: O, ancak bir tek olan ilahtır ve gerçekten ben, sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım. (Enam Suresi, 19)


Öyleyse sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme. Şüphesiz o alay edenlere (karşı) biz sana yeteriz. (Hicr Suresi, 94-95)

Okumaya devam et