Dini insanla mı başka dinlerle mi diyaloğa sokmalı ?

Diyalog toplantılarında serdedilen fikirlere bakıldığında, diyalog şu şekilde temellendirilmektedir:

I- “Farklı inançlara sahip insanların bir araya gelmelerinde artık zaruret vardır! İslam dini diyalog ve işbirliğine hazır, hatta zorunludur! Gerçek, kimsenin tekelinde değildir; diyalog ortamıyla korkularımızı ve umutlarımızı paylaşırız. Acaba içine kapanmak ve yeni düşmanlıklar elde etmek mi iyidir, yoksa birbirini tanımak, anlaşmak, birbirine saygı göstermek, karşılıklı olarak geleneklerini korumak geliştirmek mi?!” “Allah bizi birbirimizden farklı olarak yarattı. Bu farklılıklara rağmen inananlar veya inanmayanlar olarak bütün insanlık ortak bir paydayla bir araya gelmeli. Bütün insanlık Allah’ın ailesidir, hepimiz bir aileyiz! Bizler farklı kültür ve inançlar mensubu olsak da, insan olma noktasında birleşiyoruz. Allah bizleri Hrıstiyanlar veya Müslümanlar olarak yaratmadı; bizleri insan olarak yarattı!”

II- “Dünya barışı için dinlerin gücünden yararlanmalıdır. Dünyamızın geleceği dinler ve kültürler arası çatışmaya değil, diyalog ve hoşgörüye bağlıdır; bu cümleden olarak dünyayı tehdit eden siyasi veya ekonomik nedenli çatışmalar; kimyasal ve nükleer silahlar, sanayileşme, çevre kirliliği gibi tehlikelere karşı dinlerin gücünden yararlanılmalıdır!”

Okumaya devam et

Kur’an açısından dinlerarası diyalog ve medeniyetler buluşması – Fereç Hüdür

İnsanlık tarihinde kısa sayılabilecek bir süreden beri “Dinler Arası Diyalog” veya “Medeniyetler Buluşması” adı altında, Küresel Barışın Sağlanması” yolunda gerek şahıslar bazında gerekse devletler bazında çeşitli çalışmalar yapılmasına rağmen bu güne kadar elle tutulur bir netice veya hareket noktası elde edilememiştir, bütün çabalar çeşitli söylevler ve yemekli toplantılardan öteye gidememektedir.

Küresel Barışın taraftarı, bir barışsever olarak kendim, bunun nedenlerini ve “Küresel Barışın” nasıl sağlanabileceği yolunda düşünme ve çözüm yolu arama ihtiyacı duydum.

Küresel Barışın sağlanabilmesi insanlığın tarihi boyunca başarabildiği en önemli ve faydalı işlerden biri olacaktır. Günümüzde dehşet silahları olarak tanımlanabilecek kitle imha silahlarının Ülkeler arasında hızla yayılması ve durmadan saldırı amaçlı olarak geliştirilme çabaları İnsanlığı büyük bir güvensizliğe ve korkuya düşürmektedir, barışçıl amaçlı dahi olsa bu silahları ellerinde bulunduranların bunlara sahip olmayan ülkeleri bu silahları elde etme çabalarından maddi güçle vaaz geçirmeleri mümkün değildir, diğerlerinde varsa güvenliğimiz için bizde de olmalı mantığı onları bir yerde haklıda kılmaktadır, ayrıca teknolojinin gelişmesiyle de bu silahları hangi ülkenin neşe kilde ne zaman elde ettiğini tespit etmekte olası görünmemektedir. Bundan dolayıdır ki, ne zaman barışçı zihniyetler insanlar arasında bir kültür halini alırsa ve insanlar kendilerini güven içinde his ederlerse; insanlığı tehdit eden yok oluş tehlikesi ortadan kalkar, İnsanların bir birlerini kitlesel olarak yok etmeleri İnsanlığın söyleyeceği son söz olmamalıdır.

Okumaya devam et